Sırça Fanus - Sylvia Plath | Kitap Yorumu

 


Sırça Fanus - Sylvia Plath 

Sayfa Sayısı: 251

Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınları

Tür: Klasik, Feminizm

Goodreads Puanı: 4,41

Orijinal Adı: The Bell Jar


Sırça Fanus Konusu: 
Parlak bir üniversite öğrencisi olan Esther Greenwood, 1950'lerde yayın dünyasında acımasız bir rekabetin sürdüğü New York'a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerle karşısına çıkan fırsatların yoğunluğu, masumluğunu yitiren genç kızın zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir karabasanın içinde bulur. Kimlik arayışı peşinde ürkütücü bir yola giren duyarlı ve hevesli bir genç kadının üniversite yılları, erkeklerle ilişkileri, yaşadığı çöküş, intihar girişimleri ve gördüğü psikolojik tedaviler mizahi bakış açısı unutulmadan son derece içtenlikle işlenmiş.



Sırça Fanus Kitap Yorumum:
Öncelikle bu kitabı iki yıl gibi uzun bir süredir okumak istiyordum ama bir türlü alamamıştım hep almaya niyetlenip araya bir şeyler girdiği için bir türlü alamadığım o kitaplardandı. Geçen haftalarda sonunda kitabı aldım ve artık kitabı okuma anımın geldiğini hissedip okumaya başladım. Kitap Rosenberglerin idamını anlatan bir cümleyle başlıyor ve biz de 1950'li yıllara giriş yapıyoruz. Ana kadın karakter Esther Greenwood başarılı bir üniversite öğrencisi. New York'a büyük hayallerle geliyor ve moda dergisinde yazarlık işi buluyor. Hayatı boyunca hep başarılı olmuş, hedefleri olan bir karakter fakat zamanla her şey değişiyor. Önceden zevk aldığı tüm o şeylerden zevk alamadığını hissediyor. Hayalleri gözünün önünde bulanıklaşıyor. Kısacası kendini hayattan soyutlanmış hissedip depresyona giriyor. Çevresindekilere her şey yolundaymış gibi görünürken içinde kocaman bir sessizlik var. Sırça bir fanusun içine kapatılmış gibi.


“The silence depressed me. It wasn't the silence of silence. It was my own silence.”

Esther'in aşık olduğu karakter Buddy de zaman zaman kitapta karşımıza çıkıyor. Buddy toksikliğin vücut bulmuş hali gibiydi. Esther de bu gerçekleri fark etmeye başladığında ona olan aşkı tamamen bitiyor zaten hatta bu karaktere çok güzel haddini de bildiriyor.


"Şiir nedir Esther, biliyor musun?"
"Hayır nedir?" diyorum.
"Bir parça toz."
Sonra tam o gülümseyip gururlanmaya başlarken"Senin kesip biçtiğin kadavralar da öyle." diyordum. "Tedavi ettiğini sandığın insanlar da. Toz ne kadar tozsa onlar da o kadar toz. Sanırım iyi bir şiir o insanların yüzünün toplamından çok daha uzun yaşar."

Karakterimiz tüm kelimelerden soyutlanırken kayıplara karışırken onu o kadar derinden hissettim ki! Okuduğum dönemde depresiftim açıkçası ve ironik bir şekilde kitabın karamsarlığı bana iyi geldi. Kendime hep "Bak bir yerlerde senin gibi hisseden birileri varmış." dedim. Esther'de kendimi buldum, sonra tekrar kayıplara karıştım. Benim için dikenli tellerin üzerinde yürüyormuş gibi bir his bıraktı ama bu his hoşuma da gitti. 
Yazar kitabı kahraman bakış açısıyla yazmış ve dili gerçekten akıcı ama şöyle bir sorun var kitap bilinç akışı tekniğiyle yazıldığı için zaman kavramı biraz karmaşık. Ben bana yoğun hissettirdiği için akıcı olmasına rağmen kitabı yavaş okudum. Bir cümle okuyup saatlerce bir yere daldığım bile oldu. Sanki her gün bir hap içmek gibi hissettirdi, bu hapları tek bir seferde içemedim. Öyle bir kitap ki banyodaki tavanlara bakıp düşüncelere daldıracak kadar etkileyici! Daha önce aşık olduğum sevdiğim kitaplar çok oldu ama hiç "en" diyebileceğim bir kitabım olmamıştı, işte bu kitap benim için "en" kitap. 


Nefret ettiğim bir şey daha varsa o da insanların kendinizi berbat hissettiğinizi bildikleri halde neşeyle hatırınızı sorup, "İyiyim," demenizi beklemeleridir.

Biraz yazardan da bahsetmek istiyorum. Sırça Fanus yarı otobiyografik roman özelliği taşıyor ve Sylvia Plath'ın tek romanı. Yazar bu kitabı kendi isminden farklı bir isimle yayınlıyor ve ardından da intihar ediyor. Ölümüyse kesinlikle trajik. Belki de kitabı bu kadar etkileyici kılan bir başka etken de budur. Yazar kitabı kesinlikle hissederek yaşamış. Ayrıca betimlemeleri ve tarzıyla okurken Sırça Fanus'un bir tadının olduğunu hissettim garip gelebilir ama evet kitabın bir tadı vardı. Kitabın sonuysa ucu açık bitiyor. Genelde okuyucuya bırakılan sonları sevmem bizi kesin bir sonuca ulaştırmasını isterim ama Sırça Fanus'ta öyle olmadı. Sonunun böyle birmesini çok sevdim.
Bazılarına göre de Sırça Fanus ilk Amerikan feminist roman olma özelliği de taşıyor. Zaten okurken Esther'in erkek baskısına ve ataerkil yapıya karşı hissettiklerinden bunu çok net görebiliyoruz. Kadınların evlenmekten ve çocuk yapmaktan ibaret olmadığını haykırıyor Esther, biz "birey" olarak varız diyor adeta. 


"Bir erkeğin egemenliğinin altında olma düşüncesinden bile nefret ediyorum," demiştim Doktor Nolan'a. "Bir erkeğin dünyada hiçbir kaygısı yokken, benim başımda, beni hizaya tutmak için asılı duran bebek konusu var." 

Sylvia Plath daha çok şiirleriyle ünlü ve ben mutlaka edineceğim şiir kitaplarını. Kesinlikle bana işleyen bir yazar oldu, şairliğini de okumak çok isterim. 
Ek olarak Nilgün Marmara'dan da bahsetmek istiyorum. Nilgün Marmara 29 yaşında intihar ediyor ve Sylvia Plath'a olan ilgisiyle de bilinen bir şair. Onu da okumayı gerçekten istiyorum. 
Sonuç olarak benim enim olan çok başka bir kitaptı Sırça Fanus. Bu kitabı herkese öneremiyorum maalesef. Eğer gerçekten merak ediyorsanız da bence depresif bir ruh halinde olmadığınız bir dönemde okuyun. Ben depresif dönemde okusam da okuma zamanımın geldiğini fark etmiştim. Bence sizin de bu kitabı okuma zamanınız gelecek ve bunu hissedeceksiniz. 
Esther Greenwood, seni kesinlikle unutmayacağım ve belki de bir parçam tamamen senden ibaret. 


PUANIM: 5/5 

"Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkılıp kalan insan için dünyanın kendisi kötü bir rüyadır."







Yorumlar

  1. Yorumun için çok teşekkür ederimm <3 İlkay bence kesinlikle seveceğin bir kitap çokça tavsiye ederim ✨

    YanıtlaSil
  2. Okumadan önce bu kitaptan hep kaçıyordum, zaten melankolik biriyim, bir de yazarın düşünceleri zihnime girerse korkusu vardı nedense, ama okuduğumda hiç beklediğim etkiyi yapmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni tam tersi çok etkiledi ama kişiden kişiye değişen bir şey bu tabi ki :)

      Sil
  3. Sıkça rastladığım bir kitap ama konusunu bilmiyordum. Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
  4. Çok fazla önüme çıkan bir kitap ama hiç alıp okumak içimden gelmedi. Yazınızı okuyunca merak ettim, çok güzel yorumlamışsınız. Not aldım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım siz de en az benim kadar seversiniz güzel yorumunuz için teşekkürler <3

      Sil
  5. Melankolik ruh hali beni çok daralttığından hiç okumadığım bir kitap ama her yerde karşıma da çıkıyor sanırım kitap beni çağırıyor Roza :) Kitabı güzel yorumlamışsın emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim <3 Bence bu mevsim Sırça Fanus için çok uygun kesinlikle okumanı tavsiye ederim.

      Sil
  6. heyooooo oleeeey iyisin de miii, okul da başladıı, her şey yolundadır umarıms :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep merhabaaa seni özledimm. Üniversitem başladı yurt-ders ikilisine alışmaya çalışıyorum :( Umarım sen de her şey yolundadır. Buralara geri dönmeyi çok istiyorum sevgiler <3

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek

İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)