Kül Prensesi - Laura Sebastian ✽ Kitap Yorumu








KİTAP ADI: KÜL PRENSESİ

YAZAR: LAURA SEBASTIAN

SAYFA SAYISI: 424

YAYINEVİ: PEGASUS

GOODREADS PUANI: 3,92


ARKA KAPAK:

“Annem ateş kraliçesi’ydi. Bense kaderin bir cilvesi olarak kül prensesiyim.”

Ülkesi işgal edilip Ateş Kraliçesi olan annesi gözlerinin önünde öldürüldüğünde Theodosia henüz altı yaşındadır. Kayzer o gün Theodosia’nın ailesini, ülkesini ve ismini elinden almıştır. Theo artık esir olarak yaşayacağı yeni hayatında bir utanç gibi taşıyacağı Kül Prensesi unvanıyla anılmaktadır. On yıl boyunca kendi sarayında tutsak hayatı yaşar. Kayzer ve sarayındakilerin acımasız tacizlerine ve aşağılamalarına maruz kalır. Eskiden olduğu kızı içine gömüp yeni dünyasında güçsüz bir prenses olarak hayatını sürdürür. Ta ki bir gece, Kayzer akla hayale gelmeyecek bir şey yapana kadar. Kül Prensesi on yıl boyunca ülkesinin nasıl yağmalandığını, halkının nasıl köleleştirildiğini görmüştür. Ama bu böyle bitmeyecektir. 



YORUMUM:

Öncelikle bu kitabı ilk kez Pegasusun tanıtım videosuyla görmüş, deli gibi merak etmiştim. Benim için isyan, krallıklar, savaş vb. bileşenlerin olması çok önemli. Bu tür konuları içinde barındıran kitapları gerçekten seviyorum. Özellikle de karakterlerin esir veya kölelikten gelip bir takım devrimlerin öncüsü olması beni hep çekiyor kurgulara. İşte bu kitabı da merak etmiştim ilk çıktığı zamanlarda fakat alamamıştım. :( Geçen aylardaysa trendyol kuponuyla bedavaya geldi bana. Hem kapağının güzelliği hem tanıtım videosu hem de konusuyla evet benim merakımı çekmeyi başardı. 

Tanıtım videosunu merak edenler için burada:


Kitabın başında kurgunun coğrafyasını anlatan haritalar mevcut, ben haritası olan fantastik kurguları daha bir seviyorum. Kurgu evrenini daha ulaşılabilir yapıyor bence. Başlangıçta Kalovaksiyalıların esiri olan Theodosia'nın yaşadıklarını okuyoruz. Karakter zaman zaman geçmişe gidiyor ve işgal öncesi Astrea'nın nasıl bir yer olduğunu her şeyi biz de bu geçmişe gidişler sayesinde öğreniyoruz.

Kitap kahraman bakış açısıyla yazılmıştı. Ben genelde fantastik kurgulara girmede biraz sıkıntı yaşarım, bir 100 sayfa geçmesi gerekir alışmam için fakat bu kitapta asla öyle olmadı. Yazarın dili benim için akıcıydı ve kurgunun dünyasına hızlıca girebildim.

Kalovaksiya, kuzeyden gelen sömürü bir imparatorluk. Önlerine gelen tüm krallıkları ele geçirmeye odaklanmışlar ve barbarlar da diyebilirim. Kalovaksiyaların deniz güçleri fazlasıyla gelişmiş ve daha çok bolluk, refah ve barış içinde yaşayan Astrealıların onlara karşı hiçbir şansları yok. Theodosia'nın annesi de barışçıl bir kadın ve Astrea'nın kraliçesi. Haliyle de Astrea ele geçiriliyor ve Theodosia'nın annesi ölüyor. Kızımızsa Kalovaksiya imparatoru Kayzer'in esiri oluyor yıllarca. Halkı köleleştiriliyor, kendisinin adı elinden alınıyor ve herkes ona Kül Prensesi yahut Leydi Thora diyor. Theodosia'nın ise yaşamaya çalışıp Kayzer'in dediklerini yapmaktan başka bir seçeneği yok. Bir günse çok büyük bir olay yaşanıyor.

Kurguda ayrıca fantastik ögeler de mevcut. Elementlerin çıkarıldığı madenler var ve bazı yetenekli kişiler bu madenleri kullanabiliyor. Astrea döneminde Tanrılara inanılıyor ve her madeni kullanabilecek olan kişi çeşitli sınavlardan geçip muhafız oluyor. Kalovaksiyalılar içinse madenler kutsal bir şeyden ziyade takı gibi. Bu tür değerlerden uzaklar.

Kurguyu kısaca ben tekrar özetlemek istedim. Şimdi en baştan karakterlerden ve hislerimden bahsetmek istiyorum. Öncelikle kurgu boyu tamamiyle gergindim. Yani depresif ve kötü bir dönemde okumanızı tavsiye etmem. Theodosia ile beraber sürekli krizler ve korkular yaşadım. Kitapta iyi karakter yok, herkes kendi çıkarının peşinde. Hatta Theodosia için bile iyi biri diyemem Astrea için her şeyi yapabilecek bir karakter. Yaşadıklarını düşündüğümde de ona hak vermeden edemem. 


Başlangıçta Theodosia'yı cidden sevdim. Fakat son sayfalarda biraz gıcık kapmaya başladım, karakter de dengesiz zaten. O bile bence kraliçe Theodosia mı Theo mu yoksa Leydi Thora mı olduğunu bilmiyordu bence. Zeki bir karakter ve çoklu oynayarak halkı için bir şeyler yapmaya çalıştı kurgu boyu. Kurguda çok büyük savaş vs. olmuyor daha çok saray entrikaları dönüyor ve belki de böyle olmasa ben bu kadar sevmezdim. 

Prens Soren'den bahsetmek istiyorum bir de. Kayzerin savaşçı oğlu kendisi fakat Theodosia'ya aşık. Ben başlangıçta bu karaktere karşı ne hissedeceğimi bilmesem de sonlara doğru onu çook çok sevdim. Özellikle 200lü sayfalarda onunla çok hoş sahneler oluyor. ;) Yine de bu hikayede yanan sen oldun Prens Soren... Bu karakter umarım diğer kitaplarda harcanmaz çünkü son sayfalarda onun fazla üstüne gidildiğini düşünüyor, Theodosia'ya gıcık oluyorum.

Kitapta biraz aşk üçgeni var, ben üçgenlerden nefret ederim ama bu kurgunun konusu tam olarak bir aşkı barındırmadığı için bu az işleniyor. Yanii üçgenleri hiç sevmesem de kurguda çok rahatsız olmadım. 

Cress'ten de biraz bahsetmek istiyorum, karakterimizin Kalovaksiyalı arkadaşı ve annesini öldüren kişinin kızı. Cress hakkında kurgu boyu ne hissedeceğimi bilemedim zaten son sayfalarda öyle olaylar oluyor ki soluksuz okudum. 

Aşağıda spoilerlı bölüm bulunmaktadır!





SPOILERLI KISIM


Kitap başlangıcında Theo'yu sevdiğimi söylemiştim. Sonlardaysa Soren'e yaptıklarıyla kesinlikle ona gıcık olmaya başladım. Bir yandan onu haklı buluyorum fakat bir yandan da ona bu kadar destek olmaya çalışan ve seven birine iki kere hainlik yapması bana hoş gelmiyor. Peki ya Soren'in her şeye rağmen onu sevmeye devam etmesi?? Neyse çok da bir şey diyemeyeceğim. 

Cress'in son sayfalarda yaşadıklarıyla Theo'nun düşmanı olacağını biliyoruz, o ikisinin yılladır süren dostluğunun aslında hiç var olmamış bir şey olması beni şaşırtmadı, zaten Theo orada tutsak ve onun süs eşyası gibiydi. Hatta Cress'e üzülmek istiyorum ama Soren takıntısı yüzünden Theo'ya dedikleriyle başına gelenleri hak etti bence. 

Son sayfalarda yaşadığım en büyük şok kesinlikle Theo'nun annesinin ikizi olması ve Ejder Katilinin o olarak çıkması. Ne diyebilirim ki gerçekten beklemiyordum.

Theodosia ile ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Element taşlarını Astrealılara göre yalnızca muhafızlar kullanabilir ve kraliyet ailesinden tahta geçecek birinin element kullanması yasaktır. Theo'nun da ateş taşına karşı yeteneğinin olması ama bu saçma kural nedeniyle taşı kullanmamasına o kadar sinir oldum kii! Umarım diğer kitaplarda bu durumdan kurtuluruz ve ben de kriz geçirmem.




SPOILER SONU!



Son olarak ben baştan sona kitabı sevdim, eksik bulduğum kısımlar da kesinlikle vardı. Bence beklentisiz okursanız siz de benim gibi kurguyu seversiniz. Son sayfalarda beni çok şaşırtan bir olay oldu dolayısıyla da ben kesinlikle serinin diğer kitaplarını alacağım. İkinci kitap Duman Leydisi ve Pegasus daha çıkarmadı, yakın zamanda gelecekmiş sanırım;) 






PUANIM: 4/5
♕♕♕♕



Aşağıya alıntılar koyuyorum, buraya kadar yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Diğer yorumlarda görüşmek üzere! Xoxo

Sevgilerimle,

-Roza 








ALINTILAR:





"Gün bitti, yavru kuşların uçma vakti geldi. Yarın yakındır, yaşlı kargaların ölme vakti geldi."


*




"Hayatta kalmak için yaptıklarımız bizi tanımlamaz. Bu yüzden özür dilemeyiz. Belki seni yıkarlar ama bu sayede daha güçlü bir silaha dönüşürsün. Ve eyleme geçersin."












Yorumlar

  1. Bu ne güzel yorumdur böyle!! Kitabı seninle okuyacaktık sözde ama şartlar el vermedi.. Şimdi bu yorumdan sonra hemen okumak istiyorum ve planlarımda değişikliklere gidebilirim... Çok güzel yazmışsın kuşumm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoook teşekkür ederim! Keşke birlikte okuyabilseydik, umarım seversin aşkkadın<3

      Sil
  2. ya senin blogdaki kitapları dolaşıyorum arada, okumadığım kitaplar çok, o yüzden senden kitap seçicem, öncelikle de genç elitler i düşündüm. ne dersin, blogunda yazdığın kitaplardan en iyisi veya en sevdiğin hangisiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında buraya yeni yeni alışıyorum, bu yıl tüm okuduklarımı buraya giremedim maalesef;( Genç Elitleri sevmiştim aslında fakat serinin devamında pek de hoşuma gitmemişti. Ana karakteri olan Adelina’ya ise bayılıyorum. Ana karakter için okurum diyorsan onu tavsiye ederim ama blogda girdiklerim içinde benim en sevdiğim Sihrin En Koyu Tonu şimdilik❤️👌🏻 Daha klasik bir şeyler arıyorsan da Bir İdam Mahkumunun Son Gününü tavsiye ederim <3

      Sil
    2. sihrin en koyu tonu olsun o zaman :) klasik şeylerden istemiyom onlardan çok okudum. sendeki kitaplardan istiyom :) genç elitler de olabiler o zaman :) bak bi de eylül var onun kitapları da hoş :) ona bir bak sen de, bir de çekilişi var zatense :)

      https://depresifpatates.blogspot.com/

      Sil
    3. Tabii hemen bakarımm :)

      Sil
  3. Harika olmuş yorum<3 Ben de kapağına bayılıyorum bu kitabın. Sen de beğenmişsin. Uygun bir zamanda okuyayım ben de. Depresif diyorsun ama dikkat etmek lazım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle okuma zamanı çok önemli bence umarım sen de seversin❤️ Çok teşekkür ederimm <3

      Sil
  4. Tam benlik bir tür, listeme ekliyorummm teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederimm, okursanız bana yazın lütfen <3 ❤️

      Sil
  5. Cok yönlü bir anlatım olmus. Genelde üstün körü oluyor kitap yorumları. Bu sebeple cok severek okudum. Alıntılar 👍🏻 bir de lütfen cok bilindik kitaplar hakkında yazmanızı isterim. Mesela seker portakalı gibi, kendi yorumunuzla... sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, beğenmenize sevindim. :) Şeker Portakalı'nı okumuştum ve bilindik kitapları da okuyorum. Okudukça buraya gireceğimm, yeni yeni alışıyorum diyebilirim. <3

      Sil
  6. Son bir kaç yıldır pek çok kitabın kapağında taç felan bulunuyor. Ama umrumda değil, hepsi birbirinden güzel.😍 Konusu hoşuma gitti. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bayılıyorum, kapağında taç olan kitaplara. <3

      Sil
  7. Kesinlikle haklısın, ben de öyle düşünüyorumm :))

    YanıtlaSil
  8. Geçen gün Amazon dan alacaktım bunu istediğim bir kitap spoiler okumadan atladım valla 🤣

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi yapmışsınız spoilerı okumayarak çünkü baya içimi döktüm ;) Kitabı okursanız bana yazın lütfen. <3

      Sil
  9. Sonda yazdığın ikinci kitap çıkmamış dedikten sonra vazgeçtim, yoksa aşırı merak ettim. Pegasus çıkarsın seriyi öyle alırım. :) Seviyorum böyle serileri, Hava Uyanıyor kitabını okumadıysan tavsiye ederim. :) Yorum çok güzeldi, ellerine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederimm <3 Hava Uyanıyor'u da duymuştum.

      Sil
  10. Pegasus Yayınlar bayağı güzel kapaklar hazırlıyor, seri tamamlanınca listeme eklemeyi düşünebilirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de pegasus kapaklarına bayılıyoruum <3

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek

İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)