Serenad - Zülfü Livaneli / Kitap Yorumu

 


Serenad - Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı: 484
Yayınevi: Doğan Kitap

ARKA KAPAK:

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

****

Buraya kitap yorumu yazmayalı baya uzun zaman oldu ve gerçekten özlemişim :) 

Uzun zamandır kitap okuyamıyorum ve ciddi bir odak problemi yaşıyorum. Uzun süre ders çalışamıyorum, uzun süreli tüm işlerimden kaçmaya çalışıyorum ve bunda sosyal medyanın büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum. Bu nedenle kendimi biraz daha onun maruz bıraktığı etkilerden uzak tutmak adına çok girmemeye çalışıyorum. Böyle bir okuyamama döneminden geçerken beni hep etkileyen, bu dönemlerde okumuş olduğum Martı kitabını yine elime aldım. Nitekim beni o buhran döneminden de çıkardı ve kitabı bitirir bitirmez yarım bıraktığım Serenad'a koşuverdim. 

Kısaca özet geçmek istedim okuyamama durumumu yorumuma geçmeden önce :) 

Umarım iyisinizdir, her şey yolundadır. 


SERENAD YORUMUM:

Kitaba başlayalı birkaç ay oluyor fakat bir ara istesem bile okuyamadım. Kitabın ilk kısımlarını hiç sevmedim. Livaneli'den Mutluluk ve Leyla'nın Evi kitaplarını okumuştum ama asla sıkılmamıştım ve kitaplar hızlıca bitivermişlerdi; bu kitaptaysa başlangıçta durum tam tersiydi. Ben bunun Livaneli'nin kahraman bakış açısıyla yazmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum, diğer kitaplarında ilahi bakış açısını kullanmıştı ve gayet başarılıydı. Özellikle başlangıçta ana karakter Maya'nın günlük akışta yaptığı her aktiviteye detaylı değinilmiş, yazılmış olması bana kalırsa akıcılığı bozan ana etken olmuş. 

Kitap aslında iki farklı zamanla ilerliyor. Ana karakterimiz Maya uçaktayken kitabını yazıyor ve yazdığı kitapla biz Profesörle yaşadıklarını okuyoruz. Kitabın ortalarında da Profesörün hikayesiyle de geçmiş bir hikayeye tanık olma fırsatı yakalıyoruz. Kitabın özünü de o hikaye oluşturuyor. 

Kitabı gerçekten sevdim ve beni en çok etkileyen ikinci yarısı oldu. Maximilian ile Nadia'nın hikayesini okurken üzülmemek imkansız. İşin başka bir etkileyici yanı da Struma olayının gerçekten de yaşanmış olması. Zaten kitap Türkiye'nin ve tüm dünyanın acı kadınlarını anlatıyor da diyebilirim. Katliamları, ırkçılığı ve tüm bunların ötesinde aslında hepimizin dinlerden ve ırklardan bağımsız olarak insan olduğumuzu yüzümüze vuruyor.

Kitap boyunca Maya'nın da gelişimine tanık oluyoruz ve karakterin ilk sayfalardan son sayfalara değişimini okumak çok heyecan vericiydi ;) Profesör gerçekten de onun hayatını değiştirdi. Maya hem anneannesi, hem babaannesi hem de Nadia oldu tüm kurgu boyunca ve yazar da bize aslında içimizde tüm o kadınları taşıdığımızı hatırlattı. 

Kim bilir hangilerimiz Maya gibiyiz aslında? Günlük akışta savrulan yapraklarız belki de. Varoluş amacımızı arıyoruz, her gün birbirinin aynısı olarak gelip geçiyor. Belki de bizim de kendi hikayemizi yazma vaktimiz gelmiştir, hayatımızı değiştirecek bir profesörümüz olmasa bile... 


ALINTILAR:

**

"Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti. Elinde çiçekler tutan beyaz gelinlik giymiş bir kızın mutluluğu gibi bir şey değildi bu. Daha derin bir varoluş sorunuydu. Dünyaya gelmiş olmanın bir anlamı var mı, bu yaşlı gezegene ya da üstünde yaşayan insanlara küçücük bir katkım oluyor mu gibi tuhaf soruların cevabıydı." 

**

"Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir."

**

"Hem Maya, hem Ayşe, hem Mari, hem daha resmini bile görmediğim Nadia idim. Hem Müslüman hem Yahudi, hem Katolik'tim. Yani insandım." 

**

PUANIM:

4,5/5

✯✯✯✯⋆


sevgilerimle, 








Yorumlar

  1. Severek okumuştum bu kitabı. Emeğine sağlık 😊🤚

    YanıtlaSil
  2. Schubert'in " Serenade" konçertosu hala kitabın arka planında çalıyormuş gibi gelir bana. Elinize sağlık, çok güzeldi.

    YanıtlaSil
  3. Achima Abelard23 Nisan 2023 19:47

    Na tomto blogu máte skvělý článek a já chci poděkovat panu Pedrovi, úvěrovému úředníkovi, který mi poskytl půjčku ve výši 600 000. Pounds poté, co jsem mu vysvětlil celý můj projekt prostřednictvím jeho soukromého e-mailu na pedroloanss@gmail.com, pak jsme mluvili o sazbě a podmínkách prostřednictvím e-mailu, protože já žiji v Aucklandu a on žije ve Spojeném království, takže po celém procesu mi bylo vyhověno půjčka s flexibilním splácením půjčky.
    Právě teď jsem tak vděčný a doporučím každému, kdo má obchodní projekt nebo potřebuje finanční službu, aby kontaktoval pana Pedra na jeho soukromý e-mail.

    Ještě jednou děkuji.

    YanıtlaSil
  4. İlk çıktığı zaman alıp severek okumuştum. Struma olayını bu roman sayesinde öğrenmiştim. En sevdiğim Livaneli kitabı Serenad'dır diyebilirim. Detaylı yorumunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek

İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)