Ağaç Ev Sohbetleri 131*

 


Merhaba! İlk kez bu etkinliğe katılıyorum ama konu çok güzel geldi ve kendi hislerimi de paylaşmak istedim. Etkinlikte kısaca her hafta bir konu belirleniyor ve bloglar bu konu hakkında düşüncelerini yazıyorlar. 

Bu haftanın soruları ve konusu: "Ne için yaşıyoruz? Size göre bizi diğer canlılardan ayıran en temel özellik nedir? Eğer dünyaya gelişinizin bir hikmeti varsa, sizden beklenenleri ne ölçüde yerine getirdiğinizi düşünüyorsunuz?"

Beni en etkileyen alıntılardan biri Mark Twain'den "Hayatınızda en önemli iki gün; doğduğunuz gün ve neden doğduğunuzu anladığınız gün." alıntısı. Garip bu alıntıya nerede rastladığımı bile hatırlamıyorum ama bana hissettirdikleri hala ilk okuduğumdaki gibi hiç değişmedi. Hepimizin bu hayata gelmesinde iyi ya da kötü yahut gri bir nedeni olması gerektiğine inanıyorum ama bu iki farklı gruba ayrılıyor: bu nedeni/nedenleri keşfedebilenler ve henüz keşfedemeyenler. Küçüklüğümden beri yani kendimi bildim bile bunu hep keşfettiğimi düşündüm fakat birkaç yıl önce tamamen yanlış bir noktada olduğumu fark ettim ne hedefime ne de o keşfetme hissine kavuştum ve duvara toslayıp kocaman bir çukurun içinde buldum kendimi. Sonra fark ettim ki belki de ben hep yanıldım. Neden doğduğumu bildiğimi ya da anladığımı hayat hedefimi koyduğumu kendimi tanıdığımı düşünürken ben hep yanıldım. Birkaç yıldır kendi derinliklerime inmeye başladığımı hissediyorum ama neden yaşadığımı tam olarak keşfedebilmiş ya da en önemli günlerden ikincisini yaşayabilmiş değilim. Belki biraz klişe olacak (ben baştan sona kadar tüm klişeleri seviyorum) belki de önemli olan yaşamımızda o küçük anlara tutunabilmektir bizi diğer canlılardan ayıran hatalar ve acılarımızdır yaşama sebebimiz yani o hedef boyunca, keşif hikayemizde yaşadıklarımızdır. Gelecekteki kendime sesleniyorum buradan. 

Eğer hala yaşıyorsam sevgili 35 yaşındaki ben, neden doğduğunu bulamadıysan da sorun yok hala hata yapıyorsan yanlış otobüse binip adresleri karıştırıyorsan da sorun yok. Belki de senin yaşama amacın bol krem şantili üzerine tarçın dökülmüş sıcak çikolatayı yudumladığın andır ya da dışarıda kimsesiz sokak kedisinin kafasını okşayıp onunla konuştuğunda ağzından çıkan kelimelerdir. Seni sen yapan her şey tüm acılar, anlar, hatalar, yanlış yola sapmalar, tebessümler ve göz yaşları, vazgeçişler, başarısızlıklar belki de doğma nedenin tüm bu hislerde sürüklenmektir, anlardan ibarettir. Tabi tüm bunların hepsi belki de...


-Sevgilerimle xoxo


Yorumlar

  1. doğum da ölüm gibi istemeden oluyor :)

    YanıtlaSil
  2. çok çok güzeldi bu vallahi, boşver yaa kim bulmuş ki onu, bizim ülkede bu dediğini bulmak çok zor, avrupada olsa belki ne istediğimizi bilirdik :) veee bence de bak çikolata, muz, puding, sıcak çikolatanın tadını çıkarmak, doğa ve hayvanlarla ilgilenmek için gelmiş olabiliriz dünyaya eveeet :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler güzel yorumun için Deep :) <33

      Sil
  3. Sevgili İlkay, belki biraz abartılı gelecek ama blog hesabımı açtığımdan beri yorumların ve düşüncelerinle bu sayfadaki "iyi ki"lerimdensin kesinlikle! Sanki bir bağ kurup kimse beni anlamasa bile bir parçamı senin anlayacağını biliyorum <3 Güzel kelimelerin ve yorumun benim için o kadar değerli ki tahmin bile edemezsin çok teşekkür ederiim. Senin de yazdığın gibi belki de önemli olan yaklaşmak ve en başta yürüyebilmek ya da yürümeyi istemek. Çokçok sevgilerimle <3

    YanıtlaSil
  4. Ağaç Ev Sohbetlerine hoş geldiniz diyelim o zaman:) Güzel bir yazı, sıcak ve içten. Mark Twain'in aynı konuyu önemsemesi beni şaşırtmadı. Fakat saydığı ikinci önemli gün sanırım hiç olmayacak. İnsan bu cevabı bilmeden sonsuz bir boşlukta hissediyor kendini. Hangi boşluğu, neden dolduruyoruz bilen yok! Öyle ya da böyle, tadını çıkarmalıyız güzel günlerin, sabretmeyi bilmeliyiz keder veren durumlarda. Biliyoruz ki hepsi geçici. Sonu, aynı başladığı gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum düşüncenize :) Hoşbuldummm!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek

İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)