Şehrin Işıkları

 Herkese merhaba! Gece 12'den sonra yine dayanamayıp buraya geldim, burada iyi hissettiren bir şeyler var. Sanırım uyku düzenimin bozulmasını ilham gelmesine yorumlayacağım ve hoşgörüyle karşılayıp bu durumdan nefret etmemeyi seçeceğim. 

Bu gece bana gelen bir mesaj sonrası odamın balkonundan bulutsuz bir geceyi izlemeye başladım. Çok sevdiğim birisi bana yıldızların bu gece çok güzel olduğunu ve bu manzarayı kaçırmamam gerektiğini söyledi ;) 

-Bunu okuyacağını biliyorum, teşekkür ederim; hayatımda olduğun için çok şanslıyım ayrıca bence senin ruhun da bambaşka <3 Umarım yolculuk keyifli geçiyordur, seni seviyorum.-

Yıldızları izlemek yerine şehrin ışıklarına daldım ve yine düşünceler hemen peşimi bırakmadı. Işıkları yanan o evlere dalıp gittim, yukarı odamdan görünen manzarayı koyacağım. Ne zaman şehrin ışıklarına baksam, evlerin yıldızlar gibi parlayan lambaları beni kelimelere götürür. Aslında bu hem bir anı hem de değil. Yıllar önce biriyle buluşmuştum, terasta manzarası olan bir kafede sıcak çikolata içmiştik. Evet bunu hatırlıyorum ama çocuğun adını hatırlamıyorum. Zaten bu da çok önemli değil, önemli olan bana söyledikleriydi. Dalıp gittiğimiz şehrin manzarasına karşı "Şu an kim bilir bu evlerde neler oluyor? Kimisinin en mutlu olduğu gün, kimisinin en mutsuz olduğu gün. Birileri ölüyor, birileri doğuyor, birileri ağlıyor, birileri sevişiyor, birileri bilmediğimiz kim bilir neler yaşıyor?" demişti. Bunu söyleyen kişinin adını bile hatırlamıyorum ama bu dediği beni o kadar etkiledi ki ne zaman şehrin ışıklarına dalsam bunu düşünürüm. İnsan olmak... Tüm duyguların tonlarını yaşayan bambaşka evler, bazen tüm duygular olmasa bile bambaşka evler. 

Doğmak bir insanın ilk travması, güvenli alanından çıkıp başka bir dünyadan ilk nefesini alıyor. Sonrasında hayat akışında sürükleniyor, çocuklukta ailesinin ona verebildiklerine bağlı sadece, ergenlikte kimlik bunalımında kayboluyor belki, yetişkinlikte iş krizleri ve belki evlilik gibi yeni sorumluluklarla tanışıyor, orta yaşa geliyor bu sefer eğer gerçekleştiremediyse geçen potansiyelinin yasını tutuyor, hatta bu süreçte belki en yakınlarının kaybıyla tanışıyor, sonra yaşlılık ve ölüm. Evlere, şehrin ışıklarının yıldız gibi parladığı geceye dalınca bunu düşünüyorum. Yaşama ve ölüme dışarıdan bakınca her şey teoride çok basit gibi geliyor, yaşam ve ölümün içinde yer alınca her şey tüm detaylarıyla yeni bir anlam oluşturuyor, tüm renkler karışıveriyor. İnsan olmanın hem inanılmaz bir basitliği hem de akordu bozuk bir enstrümanla baş etmenin zorluğu var. 

Umarım okurken sıkılmamışsındır, zihnimden geçeni şeffaf bir şekilde yazıyorum şu sıralar bu nedenle yazılarım her an kaybolabilirler. 

Sevgilerimle,  


Yorumlar

  1. Okurken çok şaşırdım çünkü şehrin ışıklarını izlerken ben de hep bunu düşünürüm, o ışıkların içinde yüzbinlerce hayat, binlerce duygu var... Bunu düşünen tek insan değilmişim, bunu bilmek güzel :) ayrıca okurken sıkmadı aksine tebessüm oluşturdu yüzümde:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutulan Bir Kasım Günü ✽ Kelime Oyunu 4*

Kül Prensesi - Laura Sebastian ✽ Kitap Yorumu

Akışta Sürüklenmek