İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)

 Açıkçası günlüğüme düzenli yazan birisiyim fakat burada birine karşı yazmak daha farklı geliyor ve bu sefer buraya yazmak istiyorum. Çünkü hastalanınca mızmız bir şımarığa dönüşüyorum ve kimsenin başını şişirmek istemem. Küçük bir nezle olmuşum sanırım, şu sıra salgın da var gibi görünüyor. Kolumu kıpırdatmak hatta klavyedeki tuşlara basmak bile zor geliyor. Boğazım cayır cayır yanıyor ve sürekli öksürüyorum ve tüm bunların hepsi bir gecede oldu. Doktor covidin kalktığını dile getirirken yine de şüpheye düşmemek elde değil; hele ki 10 gün boyunca evden kesinlikle çıkmamamı tembihlemesiyle bir tık gerildim. Ama önemli değil kendimle kalmayı, odamda takılmayı ve zihnimin derinliklerine dalmayı da bir başka seviyorum ben. 

Ne demiştim ben başta? Evet, ailemin başını şişirip mızmızlanmamak için buraya yazıyorum. Çünkü bedensel olarak hassas bir yapım var ve acı eşiğim çok düşük. Burada yazmak güzel, karşımda gerçekten biri varmış ve beni anlıyormuş; dediklerimi gerçekten dinliyormuş gibi geliyor. Hatta "dinliyormuş gibi gözükmek" için değil gerçekten dinliyormuş gibi. Bu yazıyı kim okur bilmiyorum; belki de hiç kimse okumaz ama birinin "sadece birisinin" okuması ihtimali bile bana iyi geliyor. 

Bu hastalık anlarında sürekli mızmızlandığımı yazmıştım. Daha duygusal hissedip daha da ağlıyorum maalesef. Çevremdeki her şeyi sorgulayıp tüm her şeyi kafamda tekrar kuruyorum. Arkadaşlık ilişkileri, ikili ilişki denklemi... Hatta bazen en kötü yanlarını kendi gözümde büyütüp daha da çok ağlamaya başlıyorum. Sonra işte gözüm bir yere dalıyor o ağlamanın ardından gelen rahatlamayla hissiyle birlikte. Anılar kavanozuma bakıp bana huzur verecek küçük anıları çıkarıyorum. Büyük maddi olaylar olmuyor bunlar, çok büyük olaylar da olmuyor. Küçük, anlık bana iyi gelen, çok güldüğüm değil de huzurlu bir gülümsemenin yüzümü kapladığı anlarım güzel bir yaz mevsiminin ılık tatlı bir gününde esen bir meltem gibi düşüveriyor zihnime öylece. 

Mesela ilkokulda anneannem uyuzluk yapıp yemediğim yemeklerden birini yaptığı zaman beni pizza yemeye götürmesi çıkıyor kavanozdan. Bana hiç kızmadan elimden tutup şu an elbette kapanmış olan Pizza Pizza'ya götürmesi aklıma geliyor. İncilipınar Parkının tam karşısındaydı Pizza Pizza ve yan tarafında bomboş olan papatyalarla çevrili bir arsa vardı (şu an papatyalardan da iz yok, oraya bina diktiler ve evet Pizza Pizza kapanalı seneler oldu bu kelimeleri yazmak bile kalbimi acıttı değişim beni üzüyor özellikle de oranın değişimi). İşte çok güzel aşırı sıcağın olmadığı hafif bir meltemin melodi gibi bize eşlik ettiği bir yaz günü, anneannemin elini sıkıca tutarken o papatyaların arasında pizza yerdik. 23 yıllık yaşamımda en güzel anlarımın o papatyaların arasında anneannemle pizza yediğim zamanlar olduğunu duysan şaşırır mısın? Öyle ama... Ya da yine küçükken çok ateşli hasta olduğum bir günün gecesinde babamın bana aldığı Buz Devrinin yeni filmini ateş nedeniyle belli belirsiz izlediğim anlar... Öyle küçük, ufak, huzurlu anlar hayatımın temelini oluşturuyor işte. 

Yoğun hissetmek çok yorucu ama maalesef ki her şeyi en dibine kadar ve zirvesine kadar yaşayan birisiyim. Mızmızlanacak kimsem yok açıkçası ve ben de blog sayfama mızmızlanayım dedim; kelimeler sağ olsunlar bana sarıldılar. Onlara teşekkür ederim. Şu an bunu okuyan "birisi" (umarım bir kişi vardır) sana da teşekkür ederim beni dinlediğin hatta sadece dinlemeyip anladığın için de.

Gözyaşları içinde çokça sevgilerimle <3

Yorumlar

  1. Öncelikle çok geçmiş olsun. İnşallah en kısa zamanda toparlarsin. Ve biliyor musun seni anlıyorum:) Ben de duygularını çok yoğun yaşayan bir insanım ve bu çoğu zaman pek de iyi gelen bir şey değil bana. Değiştirmeye çalışıyorum bu özelliğimi aslında ama ne kadar başarılı olduğum tartışılır. Özellikle hasta olduğum zamanlarda adeta bir dizi sahnesinin içindeymişcesine dram kasabiliyorum. Sanki arkadan çok hüzünlü bir müzik çalıyor her zaman:)) Bir de ben insanların hassas olduğu dönemlerde onlar için çok çabalayan dolayısıyla aynı duruma düştüğüm zaman onlardan da aynı ince düşünceliliği bekleyen bir kişiyim. Biraz ilgi görmeyi, değer verildiğimi hissetmek isterim yani. Ama bunu biraz aşmayı başardım.
    Şu an yazdığım yoruma dönüp bakınca niye kendimi anlatmaya başladım pek anlamadım ama sanırım ortak noktalarımız olduğunu ve seni anladığımı ifade etmek istedim:) Ve duygularını, yaşadıklarını anlatman asla mızmızlanmak değil. Bence insanın anlatmak ve anlaşılmak istemesi çok doğal bir şey.
    Bir de ben hasta olup yatakta geçirdiğim zamanlarda kafam dağılsın diye bir şeyler izlerim, belki bu duygusal halinden kurtulmaya biraz yardımcı olur:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim yazımı okuyan ve okumakla kalmayıp beni anlayan o "birisi" olduğun için ;) Hatta yorumunu okurken duygulandım ve gözlerim doldu, sanki kimse okumaz gibi geliyordu ama neyse ki yalnızca bir kişi bile olsa o birisi okudu ve bu da dünyalara bedel benim için. Gidip Friends izlemeyi deneyeceğim <3 Çokçokk öpücük yolluyorum sana.

      Sil
  2. Rica ederiim:) Elimden geldiğince destek olabilmeyi çok isterim:) İyi seyirler diliyorum ve benden de sana çook öpücük 😘😘

    YanıtlaSil
  3. Çok geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşursun. 💜💜💜💜

    YanıtlaSil
  4. İyi ki mızıldandın :)) Çok geçmiş olsun öncelikle. Umarım bir an evvel iyileşirsin. ''Sadece bir kişinin bile okuma ihtimali'' olayını anlıyorum. Ben de blog yazarken böyle hissediyorum. Hatta varsın kimse okumasın -tabii okusa daha iyi :P- ama nasıl desem, sanki bloğum da canlı gibi geliyor bana. İşte en başta ona anlatıyorum yazarken :) Pizza Pizza dedin beni de duygusallaştırdın. Ben de ailemle giderdim çocukken. Çocukluk anıları insanı kucaklayan bir şey. Bazen birine sarılırken duygusallaşırsın ya hani, onun gibi belki de, o anılar sana sarılıverince duygusallaşıyorsun fark etmeden. Bazen ben bilerek kendimi duygusallaştırıyorum sanırım. Ama bu iyi geliyor bazen. Özlediğim çok fazla şey var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili İlkay, güzel yorumun için teşekkür ederimm<3 Şu an çok daha iyiyim şükür. Biz kimse okumasa bile yazmaya devam edelim (Birisi okusa çok iyi tabi!!) Çokça kalp yolluyorum sana.

      Sil
  5. geçmiş olsun. hepimizin oluyor yaa bu anlattığın anlardan yani :) pizza pizza ve buz devri anıların en tatlısıydı :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek