Mükemmel miyiz gerçekten?

 

Mükemmel miyiz gerçekten?

Hayatım boyunca hep mükemmel olmalıymışım gibi davrandım. En iyisi olmaya çalıştım, her şeyi sınırında yaptım; ben insanları bile ölçülü sevdim sevmemek için bazen kendimi sınırladım. Kimseyi hiçbir zaman kendimden daha çok sevmedim, kimseye tam olarak bağlanmadım. Hiç aşık da olmadım. Hatta hoşlandığım çocuklardan kaçtım, kaçarsam üzülmem ve her şey aynı devam eder gibi geliyordu. Konfor alanımdan çıkmak beni o kadar korkutuyordu ki ailem konsere gitmeme izin vermediğinde içimde küçük bir parçam bunun için rahatlıyordu. Sınırlarım beni güçlü yapıyor diye düşünüyordum. Hedef: Sınır koymak ve uzaklaşmak. Ödül: Hiç üzülmemek, kimseye beni kırma şansını vermemek. Şu anda da zaman zaman bu değişmiyor, hala daha görünürde bu yanımı fark etsem bile bunun önüne geçemediğim oluyor. Ya birisi beni gerçekten üzerse? Çünkü bu şansı kimseye vermedim ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama bunu denemezsem de kalbim taştan olmaya devam edecek. Ben mükemmel olmaya çalışmaktan yoruldum. 

 O kadar çok mükemmel olmaya çalıştım ki kendi kendimi bir kafese hapsettim. O kafesi kırmayı hiç denemedim hatta o kafesi süsledim; yine en iyisi en doğru olanı, en mükemmeli olmaya çalıştım. Sonra çevremdeki insanları izledikçe bir şeylerin yanlış olduğunu fark ettim. Önemsiz bir günde ben kocaman bir hapishanede olduğumu anladım; mutluluk, mükemmellik dolu ışıltılı pembeye boyanmış bir hapishane. Mükemmel değilim sevgili okur, tek bir parçam bile mükemmel değil. Sen de değilsin… Ben kendimden o kadar çok kaçtım ki  o kadar çok gülmeye, mutlu olmaya, insanlara kibar davranmaya kendimi koşulladım ki o pembe kafesin örümcek ağlarıyla kaplı olduğunu yeni fark ediyorum. O örümcek ağları her geçen gün daha da büyüyor; pembe boya paslanıyor. Ben kafesten çıkmaya çabalamıyorum ama öylece kafesimin değişimini izliyorum. Bilmiyorum belki de kabulleniyorum. Değişimi kabulleniyorum. O hayali mükemmellik baloncuğumda çok mutluydum; şimdiyse her nefesim bana batıyor. Ama önceki sahteliktense bu acı, tüm gerçeklik için ufak bir bedel gibi. Gerçeklerinle yüzleştin mi?

Biz kusurlu varlıklarız ve bu birçok kusursuzluktan daha özel. Tüm o kusurların, yaraların, yanlışların seni sen yapıyor; kafesi kabullenme vakti gelmedi mi sence de? En güzel eserler hep kusurlu olanlar. Bence biz güzeliz. Kusurlu ve bu yüzden daha da güzel…

Mükemmel değilsin ve işte tam da bu yüzden sen çok güzelsin.

Sevgilerimle

Yorumlar

  1. Hayat bu. Hiç kimse mükemmel değil ama herkes çok özel. Farklılıklarımızla, hastalarımızla, zayıf yanlarimizla da çok özeliz, çok güzeliz. Hepimiz biriciğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harika bir yorum olmuş... Tam olarak özetlediniz <3

      Sil
  2. O kafeste boğulan biri olarak bildiriyorum... :)) Malesef böyle oluyor. Malesef diyorum ama bir şeyleri demek ki bu yolda ilerleyerek öğreniyoruz biz de. Her şey zıtlıklarla var. Önce mükemmel olabiliriz sanıyoruz, bunun için çabalıyoruz. Sonra mükemmel olduk sanıyoruz veya az daha kaldı diyerek kendimizi daha da boğuyoruz. Sonra peki? Sonrası boşluk. Öncesi de boşluk aslında da, öncesinde boşlukta yaşadığını anlamıyor insan. Kendini mükemmellik yalanına kaptırıyor çünkü.
    Bu arada yeni bir blog açtım Roza. Kağıttan Dünyam yok artık. Bunu da söyleyim barim gelmişken. :)
    Kendine iyi bak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili İlkay, senin yorumunu okumak beni ne kadar mutlu etti tahmin bile edemezsin. Bloga döndüğüm anda ilk senin sayfanı aradım fakat bulamayınca boşluğa düşmüş gibi hissettim, kelimelerin benimle hep bağ kurardı ve bunu kaybetmek beni çok üzdü. Hatta instagramdan sana ulaşmayı düşündüm fakat sanırım hesabını dondurmuşsun ya da silmişsin ;( Açıkçası sana bir şey olduğunu düşünüp endişelendim... Bazen yeni bir başlangıç için önceki defterleri rafa kaldırmak gerekebilir; yeni defterinin sana uğur, umut ve ışıltı getireceğinden eminim. Kelimelerini çokkk özledim, birilerinin ruhuna dokunduğundan emin olabilirsin. Hemen sayfanı takibe alıyorum. Sevgilerimle <3333

      Sil
    2. Evet kısa bir süreliğine hesabımı dondurmuştum ama baktım gündemden falan da uzak kalıyorum yeniden açtım. Yeni bir bookstagram hesabı da açtım bu arada, neptunlucadi ismi. Bu şekilde sıfırdan başlıyorum :) Evet bir anda her yerden kayboldum. Ama ne gariptir ki tam da bu sürecin sonunda bloğa döndüm. Benim için ittirici bir güç oldu sanırım. Blogda bir yazı yazdıktan sonra bile yaratıcılığım artıyor gibi hissettim. İlham perilerim benimlelermiş meğersem :) Güzel yorumun için çok ama çok teşekkür ederim. Yazdıklarımda kendinden bir şeyler bulabilmiş olman benim için çok özel bir şey. Özel ve güzel hissettiren bir şey. Çok sevgiler benden de sana <3

      Sil
  3. Bence kendini kafese kapatman yanlış, dışında olacaksin, mücadele edeceksin ki kişiliğin gelişsin.
    Lütfen mücadele yolunu seçiniz arkadaşım...

    YanıtlaSil
  4. aman sal gitsin gevşe rahatlaa :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En sevdiğim renk...

Ait hissedememek

İç Dökme (Çok da önemli olmayan bir yazıdır.)